TMMOB SAMSUN İKK: SAMSUNUN ÇEVRESİNDE NELER YAŞANIYOR
TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu ile Samsun Çevre Platformu 5 Haziran 2024 tarihinde Dünya Çevre Günü dolayısıyla ortak bir basın açıklaması yaptılar.
5 Haziran 1972 yılında, BM Stokholm Konferansı’nda insanların çevre ile ilişkisi üzerinde durulmuş ve 5 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. Dünya Çevre Günü “Sadece bir Dünya var.” sloganı temeline dayanmaktadır. 1970’lerden 1980’e kadar Dünya Çevre Günü Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından çevre bilincinin arttırılmasına yönelik olarak değerlendirilmiştir ve her sene farklı bir tema seçilmiştir.
Çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunmak amacıyla kutlanan Dünya Çevre Günü'nün bu yıl ki teması da ülkemizde, bölgemizde ve ilimizde “Hepimizin bir Dünyası var” teması ile 5 haziran dünya çevre gününü kutlarken ekosistemi ve doğayı tahrip edici faaliyetler ne yazık ki gündemimizden düşmemektedir.
Anayasamızın 56. Maddesinde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” denilmektedir. Bu nedenle her insan çevreci olmak ve bu sorumluluğu taşımak zorundadır. Ancak ülkemizde ve bölgemizde biz vatandaşların çevreci bilinci olmasının haricinde çevreyi korumak görevini de üstlenme zorunluluğu bulunmaktadır. Zira kamu görevi yürüten yöneticiler ve yerel yönetimler başta olmak üzere rant uğruna, aklı ve bilimi referans almayan unsurlar tarafından çevreye duyarlı olmayan, yaşam alanlarımızı yaşanmaz hale getiren , kamusal alan olan sahillerimizi halkın kullanımına kapatan, denizimizi ve havamızı kirleten, sahillerimizi yok eden akıl dışı uygulamaları hayata geçirmek istemektedirler. Biz çevre bilincine sahip olan bireyler olarak yaşam alanlarımızı her zamanki gibi korumaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
Değerli samsun halkı ve basın emekçilerimiz
Bilimsel ve teknik verilerden yoksun projelendirme sonucu inşa edilen Kurupelit Yat limanı, bulunduğu bölgedeki dalga hareketlerini doğu istikametine yönlendirerek, doğusunda bulunan sahillerde tahribat oluşturmaya başlamış ve oluşturmaya devam etmektedir. Yine Yat Limanı giriş ağzının yanlış planlanması neticesinde, denizin oluşturduğu su hareketleri sonucu Yat limanı içi kum toplamış, Liman kullanılabilir olmaktan çıkmış, yosun kaplanmak sureti ile deniz yüzeyinde kirlilik meydana gelmiştir. Yat Limanının Batı sınırında bulunan derenin getirdiği malzeme, 900 metrelik dalgakıranın ve 300.000 m2 liman içini daha şimdiden doldurmuş durumda olduğu görülmektedir.
Kurupelit Yat Limanında Ekolojik Yıkım Yaşanmaktadır
Marina alanında görülen (yosunlaşma vb) çevresel olumsuzlukların ana nedeni su sirkülasyonun yeterince olmamasından kaynaklanmaktadır. Suyun yer değiştirememesi; oksijen miktarında azalmaya, besin artışına (azot, fosfor) bağlı olarak da yüzeyde görülen olumsuzluklar ile ekolojik dengenin olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır.
Deniz suyu sirkülasyonunun yeterince sağlanamamış olması, zamanla liman içi canlı yaşamını tehdit ederek balık ölümlerine, ayrıca turizm potansiyeli olan bu alanın estetik olarak çirkin görünmesine ve kötü kokular yaymasına neden olacaktır. Aşırı alg ve plankton artışının önüne geçmek için derhal önlemler alınmalıdır.
Hatalı Yatırımlardan Dersler Çıkarılmamıştır
Biz Çevreciler olarak;
Yapılacak yatırımlarda bilime, ilgili meslek odalarına ve toplumun sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına saygı duyularak hareket edilmesini aksi halde kamu kaynakları kullanılarak büyük beklenti ile inşaa edilen balıkçı barınağı, yat limanı, deniz dolgusu ile sahil yolu ve tersane gibi yatırımların sadece rant kaygısıyla, yanlış yer seçimi ve yanlış planlama ile doğaya zarar veren, kentimizi yaşanmaz hale getiren yapılara dönüştüğünü defalarca söyledik.
Mevcut marinanın hatalı olarak yapımını gerçekleştiren görevlilerinin kamu zararının hesabını vermesi gerekirken, yeni bir hatalı imalatın yapılmasını başta Atakumlular başta olmak üzere tüm Samsunluların ve çevrecilerin karşı duruş seslerine, ilgili bakanlığın ve yerel yöneticilerin duyarlı kalacağını umut ediyoruz.
Yeni imar planında denizin doldurulması ve mendireğin daha açığa alınması çözüm değil , yeni sorunların başlangıcı olacağını görüyoruz, çözüm olarak sunulan yeni imar planının daha vahim sonuçlar doğuracağını yaşayarak görmek istemiyoruz. Bilimi esas alarak daha gerçekçi çözümler üretilmesini talep ediyoruz.
Çözüm olarak bizlere sunulan proje tamamen rant projesidir.
Çözüm olarak sunulan proje kamusal alan olan sahillerin halkın kullanımına kapatılmasına neden olacak bir projedir.
Bizlere çözüm olarak sunulan yeni proje kıyı erozyonunu artıracak ve marinanın doğusundaki kumsal alanların daha da yok olmasına neden olacak bir projedir.
Bizlere çözüm olarak sunulan yeni proje kamunun kaynağının yani bizlere ait 18 milyon doların daha israf edilmesi projesidir.
Bizler aklın ve bilimin ışığında hareket ederek mevcut marinanın iyileştirilerek korunması için gerekli çalışmaların yapılmasını öncelik olmasını talep ediyoruz.
Bu tür hatalı yatırımlara karşı, kent halkımız ile her türlü demokratik ve hukuki mücadelenin içerisinde olacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.
Değerli Samsun halkı ve basın emekçilerimiz
korunması gereken kıyı ve sahil şeritlerinin ihlal edilmesi sadece kurupelit marina ile sınırılı kalmamakta olup, belki de çok daha fazla kıyı erozyonu yaratacak Tekkeköy Eti Bakır sahasında yapılacak dolgu alanı projesi de son derecede bilimsel verilerden uzak ve çevreye zararlı bir projedir.
Denizlerimizin doldurulmasının yarattığı ekolojik yıkım ortadayken 180.000 metrekare alanın doldurulmak istenmesi sadece ve sadece rant temelli bir proje olduğunun göstergesidir.
Değerli Samsun Halkı; yanlış da olsa;
Denizi doldurularak yol yapıldığı görüldü;
Denizi doldurarak spor kompleksleri yapıldığı görüldü
Denizi doldurarak kamusal alanlar yaratıldığı görüldü
Ancak denizi doldurarak bir özel sektöre alan yaratılmak istendiğini de ilk kez gördük.
Öyle ki doldurulacak alanın üstüne tehlikeli atık ve stok hammeddeleri depolanacak.
Buradan başta Tekkeköy Costal Bölgesinde yaşayan halkımıza sesleniyoruz. Sahillerinizi kaybetmek istemiyorsanız bu projeye hep birlikte karşı duruş sergileyelim.
Değerli samsun halkı ve basın emekçilerimiz
Meslek odalarının ve Çevre bilincine sahip olan bizlerin yıllardır söyledikleri bilimsel verilere dayanmayan rant temelli yatırımların ekolojik tahribata yol açtığı ve kıyı erozyonu yaptığını yılardır söylüyoruz ve maalesef yaşayarak ta kıyılılarımızın elden gittiğini görüyoruz. Bizim sesimize kulak vermiyorsanız bilim insanlarının uzun erimli araştırmalarına kulak verin. Mesleğinde uzman 4 akademisyenin uluslararası makalesinde Dereköy Limanı ile Tekkeköy Tersanesi arasındaki bölgenin 1995-2021 yılları arasındaki kıyı çizgisindeki değişikliği inceleyerek raporladıkları makalede kıyı tahribatı görülmektedir. Karşımıza çıkan rapor gerçekten içler acısı, söz konusu yıllar arasında samsun kıyılarındaki kıyı erozyonu ile 150.000 m2 plajın yitirildiği belirtilmektedir. Kurupelit marina ve Tekkeköy Eti Bakır Dolgu sahası gibi rant temelli akıl dışı projelerinde etkisiyle önümüzdeki yıllarda bu sürecin çok daha hızlanacağı ve 20-25 yıl sonra tüm sahilimizin yok olacağını düşünmek dahi istemiyoruz.
Değerli samsun halkı ve basın emekçilerimiz
İlimizde yaşanan Çevre felaketleri sadece kıyılarımızda değil, ovalarımızda , meralarımızda , kırsal yaşam alanlarımızda da yaşanmaktadır.
Kavak İlçesi; Köseli, Karapınar, Bekdemir, Germiyan ve Şeyhli mahalleleri Bölgenin en yoğun su kaynaklarının bulunduğu 1970 yıllarının sonlarında yapılan sulama kanalları ile arazisinin %90’nının hiç enerji harcamadan sulandığı, ormanı, suyu ve toprağı ile şirin bir bölge iken 2009 yılında bölge halkının tüm tepkilerine rağmen üçüncü nesil çimento farikasını bölgenin tam ortasına hançer gibi sapladılar. Kurulduğu tarihten itibaren Bölge halkının kâbusu olan çimento fabrikası yine bölge halkının ifadesine göre ve çevreye verdiği hasardan da görüleceği üzere çimento fabrikası filtresiz olarak çalıştırılmış ve çalıştırılmaya devam edilmektedir. defalarca şikayetlerde bulunmasına rağmen İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü firmaya filtre taktıracak yaptırımı uygulayamamış ve duyarsız kalmıştır.
Çimento fabrikasının verdiği çevresel zararla mücadele eden bölge halkı şimdide yeni bir proje ile karşı karşıya kaldılar. Ormanları kiralayan maden şirketleri birbirleri üzerine sahada devirler yaparak, yeni firmalara bu su havzasını besleyen ormanlara taş ocakları açılması için ÇED raporları çıkarmaya devam ediyorlar.
YARGI ve KAMU DAHA ÖNCE DEFALARCA DUR DEDİ!
Aynı bölgede son 30 yıl içerisinde açılan 3 adet taş ocağını çevreye duyarlı olmadığı ve orman alanlarının yok edilmesi gibi gerekçelerle kapatıldığı halde aynı bölgede yeni taş ocağının açılmak istenmesi anlaşılmaz bir durumdur.
Taş, çakıl, hazır beton ve asfalt yapımında kullanılan ve her yerde bol miktarda bulunan doğal oluşumların maden sayılması ve ormanlarla beraber korunan alanlarda bile madencilik çalışmalarına izin verilmesine olanak veren yasal düzenlemelerle, ormanlık alanlarda madencilik yapılabilmesi sadece yönetmelikte belirtilen evrakların tamamlanması ile olanaklı hale gelmiştir. Ayrıca “250 dönümden küçük faaliyet alanı olan işletmeler için ÇED gerekli değildir” kararları verilerek bu ve bunun gibi çevreye ve insana sağlığına zararlı bu tesislerin izin süreçleri kolaylaştırılmıştır.
Ülkemizde faaliyetini tamamlamış taş ve maden ocaklarının doğaya kazandırılmasına dönük yönetmeliklerin bürokratik bir yalandan öte bir şey olmadığı Kavak ve çevresinde görülmektedir.
Samsun’umuzu doğal ve kültürel zenginlikleri ve mirası ile daha yaşanabilir bir kent olarak gelecek kuşaklara bırakma sözümüz var. Bu tür hatalı yatırımlara karşı, kent halkımız ile her türlü demokratik ve hukuki mücadelenin içerisinde olacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak dileğiyle, Türkiye Çevre Haftasını kutluyor, saygılar sunuyorum.
SAMSUN ÇEVRE PLATFORMU (SAMÇEP)
TMMOB SAMSUN İL KOORDİNASYON KURULU