METEOROLOJİMO: YAŞANAN OLAĞAN METEOROLOJİK OLAYLARI FARKLI GÖSTERMEYE ÇALIŞMAYALIM
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası, 25 Kasım 2024 tarihinde "Uygulamalar Açısından Merkezi ve Yerel Yönetimleri, Toplumu Bilgilendirmek Açısından RTÜK Başta Olmak Üzere Tüm Basın ve Yayın Kuruluşlarını Yeniden Bilgilendiriyoruz: Yaşanan Meteorolojik Olaylar Olağandır" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.
UYGULAMALAR AÇISINDAN MERKEZİ VE YEREL YÖNETİMLERİ,
TOPLUMU BİLGİLENDİRMEK AÇISINDAN RTÜK BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM BASIN VE YAYIN KURULUŞLARINI YENİDEN BİLGİLENDİRİYORUZ:
YAŞANAN METEOROLOJİK OLAYLAR OLAĞANDIR
Son günlerde geçekleşen hava koşulları nedeniyle birçok kişi tarafından kamuoyu yanlış bilgilendirilmekte ve toplum yanlış yönlendirilmektedir. Meteorolojik olayları iklim değişimine bağlayanlar ile havaları kötü olarak isimlendirenler basın yayın kuruluşlarında yer edinmeye devam etmektedir.
Öncelikle bilinmesi gerek konu, meteorolojik olaylar hiçbir zaman birbirinin aynısı değildir. Meteorolojik olaylar tüm mekanlarda sürekli değişkenlik gösterir. Meteorolojik olayların ölçülmüş değerlerinin istatistiki açıklamaları ise iklim olarak adlandırılır. Değişkenlikler günlük olmasının yanı sıra mevsimsel olarak da çok farklılıklar gösterebilmektedir. Meteorolojik parametreler ülkemizde her bölge ve hatta alt bölgelerde çok farklı özelliklerde etkili olmaktadır. Havalar hiçbir zaman kötü (!) değildir. Kentlerde ulaşımı engellediği sanılan yağışların su kaynakları için gerekli olduğu unutulmamalıdır. Hava olayları değil, kent yapıları ile ulaşım tercihi kötüdür.
Her türlü planlar ile projeler meteorolojik parametreler dikkate alınarak yapılırsa ya da yapılmış olsaydı günümüzde yaşamı kısıtlayan koşullar en alt seviyede yaşanırdı ya da hiç yaşanmayabilirdi. Günlük faaliyetlerde meteorolojik olayların etkilerinin olumsuz olarak ortaya çıkması çok anlamsız şekilde, iklim değişikliğine bağlanmaya çalışılmaktadır. Bu yaşananlar üzerinden sürekli olarak iklime dirençli kentler söylemi ile ortaya çıkılmaktadır. Planlarında meteorolojik parametrelerin hiç ya da uygun şekilde kullanılmayan kentlerin, iklim değişimine dirençli kentlere dönüştürülmesi söylemi kandırmacadan başka bir ifade değildir. Bu düşüncelerin egemen kılınması, toplum olarak bizleri daha zor koşullara mahkum edecektir. Bu konuda endişeliyiz.
İklim, dünya var olduğu günden beri değişmekte olup, son yüz yılda atmosferin emisyon dengesinin bozulması nedeniyle etkisini küresel ısınma olarak göstermektedir. Meteorolojik olaylar küresel sistemden etkilenmektedir. Bu bakımdan her meteorolojik olayın küresel iklim değişiminden etkilenmesi olağandır. İklim değişimi sadece tehlikenin büyüklüğünü etkileyebilir. İnsan kaynaklı etkilenebilirlik olmaz ise hiçbir olay afete dönüşmez. Ayrıca günümüzde afete neden olan meteorolojik olayların iklim değişimi ile açıklanması doğru değildir. Herhangi bir ekstrem meteorolojik olay sonrası yaşanan afetlerin iklim değişimi ile açıklanmaya çalışılması, gerçek sorunları örtmekten başka bir şey değildir. Yapısal sorunların unutulmaması gerekir.
Su kaynaklarımızın asıl besleyicisi kar yağışı başta olmak üzere yağışlardır. Barajlarımızı ve tarımsal üretimler kar yağışlarının üreteceği su ile daha dengeli ve verimli bir süreç geçirir. Şiddet ve miktar olarak günümüzde ölçülen yağışlardan daha büyükleri geçmişte yaşanmıştır. Günümüzde kar yağışı başta olmak üzere her yağışta kentlerimiz ve ulaşım sistemlerimizde yaşanan sorunlar, iklim değişimi ile ilgili olmayıp, planlamalar ve projelerde meteoroloji biliminin dikkate alınmamasından kaynaklanmaktadır. Kent içi sokaklar ile ana yolların yeterli olmayışı ve nüfusun yoğunluğu ile ulaşım sistemi planlanmamış ise her türlü ve her miktarda yağışta yaşanan sorunlardan yağmurlar sorumlu değildir. Kentleriniz sular altında kalıyor ise sorun yağışlar değil, alt yapı ve yerleşim yeri seçimidir. Çatıların yıkılması, panolar gibi benzeri eklentilerin kopmasının sorumlusu rüzgarlar değil, rüzgarların dikkate alınmamasıdır. Kent içinde havasızlık ile ilgili sorun yaşanıyor ise sorun hava sıcaklığı değil ana hava akım koridorlarının kapatılmış olmasıdır. Kent içme suyu sürekli azalıyor ve kirleniyor ise sorun yağış azlığından değil, su havzalarının daraltılması, havzaların başka amaçla kullanılması ve su planlarının doğru olmayışından kaynaklanmaktadır. İklim değişimine dayanıklı kentler söylemi tekrarlanırken, meteorolojik parametrelerin dikkate alınmadığı hayretle izlenmektedir. Kentsel dönüşüm sürecinde meteorolojik parametrelerin dikkate alınmaması endişe ile izlenmektedir. Devam eden bu süreç daha büyük sorunlara neden olacaktır.
Her fırtınada çatı uçması, işyeri tabelalarının kopması, içerisinden çürümüş ya da kökleri zayıflatılmış ağaçların devrilmesi, deniz taşması gibi olaylarda sorumlu fırtınalar değildir. Rüzgarın etkilerini dikkate almayarak bu imalatların yapılmasıdır. Kentlerin sular altında kalmasının sorumlu yağışlar değil, kentlerin planlamasında ve projelerde meteorolojik parametrelerin dikkate alınmamasıdır.
Su kaynakları ile yaşanan sorunlar, hidrometeorolojik süreçler ile su haklarının dikkate alınmamasından kaynaklanmaktadır. Enerji, kentleşme, içme-sulama suyu, ulaşım gibi alanlarda yaşanan sorunlar, büyük oranda üretimin planlanması ile projelendirilmesinin yanı sıra işletme süreçlerinde meteorolojik parametreler dikkate alınmadığından kaynaklanmaktadır. Bu süreç devam ettiği sürece sorunlar katlanarak devam edecektir.
Meteoroloji meslek olarak bir mühendislik alanıdır. Meteoroloji Mühendisleri, 6235 sayılı TMMOB kanunu kapsamında 14 Mart 2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan SMM Yönetmeliği uyarınca görevlerini yapılmaktadır. 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, mühendis olmadığı halde bu konularda görev yapmayı suç olarak kabul etmektedir.
Yöneticiler, plan ve projelerinizde meteoroloji bilimini ve mühendisliğini dikkate almaz iseniz, meteorolojik olaylar sonucunda yaşanan sorunlar katlanarak devam edecektir. Sorun iklim değişiminde değil, iklimin dikkate alınmamasındadır. İklim değişimine dirençli kentler ve tarımsal üretim söylemle değil, meteorolojik parametrelerden bilimsel anlamda yararlanmak ile mümkün olur.
RTÜK ve basın yayın kuruluşları, Meslek ile ilgisi olmayan bazı kişilerin kendilerini iklim uzmanı gibi tanıtarak açıklamalar yapmaktadırlar. TDK bu gibi kişileri “şarlatan” olarak açıklamaktadır. Ancak basın yayın kuruluşları meteoroloji alanında faaliyet gösteren “şarlatanlara” yayınlarında yer vermeye devam etmektedir.
Hatırlatıyoruz, birçok çatıyı koparsa da rüzgarlara, birçok yerin sular altında kalmasına denen olsa da yağışlara, yolların kapanmasında neden olsa da kar yağışına, üşümemize neden olsa da düşük sıcaklıklara ekolojik dengenin korunması için ihtiyaç vardır. Önemli olan insanlarımızın bu olaylardan zarar görmeden konforlu yaşayabilmesini sağlayabilmektir.
Atmosferi yönetemeyiz. Ancak atmosferin kurallarına göre yaşamı planlamak mümkündür.
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu